Terör ve Olağandışılık

Olağanüstü bir dönemde yaşıyoruz. Daha önce sıkça yazılarımızda örnekleriyle yer verdik. Bu olağanüstü durumdan ne zaman çıkılır bilinmez. İstanbul Vezneciler’de polise bombalı araçla düzenlenen terör saldırısını yazmayı düşünürken bir acı haber de Mardin Midyat’tan geldi. Siz bu satırlara göz gezdirirken kim bilir nerede, ne olacak? Allah korusun. Artık yazmanın da bir tesiri yok. Kalpler donmuş, fikirler buz tutmuş gibi. Kimse çıkarına göre bellediği ezberini bozmak istemiyor. Değişen bir şey olmuyor. Her terör saldırısı sonrası artık ezberlenmiş cümleler. Klişeleşmiş açıklamalar. Devlet mi millete uydu, millet mi devlete belli değil artık. Sapla saman karışmış. Ölen öldüğüyle kalıyor. Kalanlar için ateş düştüğü yeri yakıyor. Aslında ölen mi ölmüştür yoksa kalan mı her gün ölecektir o da bilinmez. Dedim ya, olağanüstü bir durum yaşananlar, yaşadıklarımız. Olağan olsa yazardım zaten şu şudur, bu budur diye.

Ülkemizde yaşanan terör saldırıları büyük bir planın, daha doğrusu bir projenin parçasıdır. BOP olarak adlandırılan ve Büyük İsrail’i kurmak üzere yürütülen melanet proje ortaya çıkarılmış olmasına rağmen hala dikkate alınmadan olayların değerlendirilmesi akıl tutulmasıdır. Daha önceki bir yazımızda özetlemişiz. Tekrar okuyalım. “Osmanlı İmparatorluğunun tarih sahnesinden çekilmesinin ardından Anadolu topraklarında varlığına Türkiye Cumhuriyeti olarak devam eden devletimizin geçen onca yıla rağmen başı bir türlü esenlik bulamamıştır. Eksen ve istikamet sorunu başta olmak üzere iç sorunlar, komşu ülkelerde yaşanan savaşlar, geniş toplumsal zemine yayılmış kavgalar, darbeler ve terör hiç eksik olmamıştır. Bu açıdan geçmişten günümüze kapsamlı bir araştırma yapılmış mıdır, bilmiyorum. En son 1980 darbesi ile binlerce insanını kaybetmiş ve üzerinden çok geçmeden PKK olarak adlandırılan yeni bir terör belası ile baş başa kalmıştır. Son birkaç gündür gelen şehit haberleriyle birlikte özetle değerlendirdiğimiz zaman; başa geçen onca hükümete ve uygulanan onca iç ve dış politikaya rağmen, 2015 Ağustos ayı başı itibarıyla terörün ilk masum kurbanlarını vermeye başladığı gün nerede isek hala oradayız. Bir yığın paketler açılmış, çözüm süreçleri yürütülmüş olsa da, terör şehit olan masumlar açısından değişmemiş, aksine terör örgütü başladığı güne güçlenmiş ve hatta siyasi zemine yayılarak artık varlığını devlet imkânları ile sürdürebilir hale gelmiştir.”

“2015 Ağustos ayı başı itibarıyla terörün ilk masum kurbanlarını vermeye başladığı gün nerede isek hala oradayız” cümlesine dikkat edin. 2016 Haziran ayı itibarıyla maalesef yine değişen bir şey yok. Bomba yüklü araç bilmem nerden nereye kadar geliyor. Nasıl geliyor? Diğer taraftan terörün sembol ismi baş hainin infazını gündeme getirmek şöyle dursun, “neymiş efendim, öyle olur muymuş, infaz edilirse ayaklananlar olurmuş” filan. Tekrar sormak lazım. Bundan daha kötü ne olması lazım? Bunca şehit hiçbir şey ifade etmiyor mu? Terörle yaşamaya alışmak zorunda mıyız gerçekten? Şehit cenazelerinde bile olağandışılığın yaşandığı bir ortamda terörü yazmaya devam etmek belki de terörle mücadeleyi magazin boyutuna indirenlere katkı sağlamak olacaktır.

Olağan iki cümle ile bitirelim. Yaşadığımız coğrafyada elbet herkes yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka ama mutlaka verecektir. Bundan kaçış asla yoktur. Yeni yazılarda buluşuncaya kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*