Ortadoğu’da Bitmeyen Hesaplar

ortadogu

Ortadoğu yanmaya devam ediyor. Kimin ne yaptığının çoktandır öneminin kalmadığı topraklarda insanlar ölmeye ve öldürülmeye devam ediyor. Esasen haritaların değiştirilmesine dönük son zamanlarda zirve yaptırılan terör faaliyetlerinin sonunda kimin yanıp kimin yanmayacağını zaman gösterecek. İnsanlığın dünya genelinde, sözde uluslararası örgütlerin noterliğinde, el birliği ile bitirildiği dönemde burada hangi yeni devletin kurulacağının da çok bir önemi yok. En son, Suriye’deki Kürt grupların özerk bir devlet için anlaştığı haberinden, PYD için atılan silahların IŞİD’in eline geçtiği haberlerine kadar bir yığın haberi basın yayın organlarından takip ediyorsunuz. Şimdilik bu haberlerin sonu gelmeyecek gibi görünüyor. Gelin biz bu yazıda bölgedeki terör örgütlerinin oluşmasındaki arkaplana bakalım. Milli Gazete’den Abdülkadir Özkan bir yönü ile özetlemiş örgütlerin çıkış nedenini.

“Toplumları bir arada tutan devletler ve fertler bazında farklılıklara tahammüldür. Her ne kadar bazıları farklılıklara saygı duyulmasını istiyorlarsa da sanıyorum toplumları birleştiren husus saygıdan çok tahammüldür. Yani, farklılıklara tahammül içselleştirilemediği sürece birlik beraberlik adına atılan tüm nutuklar ve söylenenler havada kalmaya mahkumdur. Farklılıktan kastımın fikir ve inanç bakımından tüm farklılıklar olduğunu belirtmek isterim. Çünkü fikri farklılıklar kadar belki ondan da çok daha önemli olan inanç farklılıklarıdır. Farklı inançlara tahammülü toplumda uygulamalarla yerleştirememişseniz o toplum her an patlamaya hazır bombaya dönüşür. Bu bombayı da ülkemiz üzerinde hesapları olan bir takım güçler her an patlatabilirler. Özellikle İslam dünyasında birbiri ardına ortaya çıkan terör örgütlerini değerlendirirken gerek dünya çapında gerek ülkelerde gruplar arasındaki tahammülsüzlüğün bir takım insanları terör dışında hakkını koruyamayacağı düşüncesine itmektedir. Bu anlayıştaki kişiler bir araya gelince bir taktım örgütler ortaya çıkmaktadır. Aslında ilk oluşum aşamasında genellikle yerli bir tepki ile ortaya çıkan bu tür örgütler zaman içinde yabancı istihbarat örgütlerinin aleti olabilmektedirler. Bir takım ihtiyaçları karşılayabilmek için, bir diğer ifade ile varlıklarını koruyabilmek gerekçesiyle bu dış desteklere muhtaç duyabiliyorlar.

Esas itibariyle terör örgütlerinin ortaya çıkışının ana sebebi sömürgeci güçlerin ve Dünya Siyonizminin doymak bilmeyen sömürü isteklerini gerçekleştirmek için sahip oldukları silah gücüne dayanarak İslam dünyasını kendi isteklerine uygun olarak dizayn etmek adına sergiledikleri işkence ve katliamlardır. Kısacası zulüm, mazlumları karşı tedbirler almaya itmekte, imkanları da zalimlere göre sınırlı olduğu için işlerini terör yoluyla halletmeye yönelmektedirler. Bugün herkesin dilindeki IŞİD’in ortaya çıkışını değerlendirirken, ABD ve yandaşlarının asılsız gerekçelerle Irak’ı işgali ve arkasından yaşanan cinayet ve işkenceleri unutmamak gerekiyor. Çünkü bugün bir anda ortaya çıktığı sanılan IŞİD’i, ağırlıklı olarak Saddam ordusunun askerleri oluşturuyor. Haçlıların İslam aleyhtarlığını yaygınlaştırmaları da karşı tepkilere zemin hazırlıyor. Elbette her tepki duyan Müslüman bir örgütte yer almıyor ama yarın ne olacağını kestirmek mümkün olmaz.

İslam dünyası önce kendi arasında farklılıklara tahammülü içselleştirmek durumdadır ki, Haçlı zihniyetine karşı birlik oluşturabilsin. Ne var ki, İslam dünyasında aynı dine mensup olduklarını söyleyenler arasındaki dışlayıcı ve ötekileştirici tutum zulüm noktasına varmış durumda. Böylece iç çekişmeler ve sürtüşmeler İslam dünyasında emperyalist emellere uygun zemin hazırlıyor.

Barış ve huzurun uzaklarda olduğu bölgenin geleceği üzerine yazılacak ve okunacak çok şey var. Şimdilik bitirelimHaftaya buluşuncaya kadar kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu kalın, hoşcakalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*